Geometrik Şekillerin Tarihteki Anlamları Ve Kullanıldığı Yerler

 Merhaba sevgili okuyucularım! Bu hafta geometri den devam etmek istedim konu olarak. En son zaten bahsetmiştim İslami Geometrik sanatı ile ilgilenirken şekiller hakkında bilgi sahibi olmak gerekir diye. Şekiller hakkında ne bilmeliyizki demeyin çünkü gerçekten bilmediğimiz çok şey var yani en azından neden varlar ve niçin camilerimizde vs. hep geometrik şekiller kullanılmış bunları da öğrenmiş oluruz ,zaten yazılarımda kısaca değinmiştim ama burda birazda ilgimi çeken başka şeylere değinicem doğada bu şekiller aslında eski tarihlerden beri sembolik olarak kullanılmış. Her türlü dini inançlarda mesela şekillere farklı anlamlar yüklemişler. Biraz konuya giriş yapayım isterseniz. 

  “Geometrik biçimler Türk sanatında sadeleştirilmeye başladıkları andan itibaren varmış. Ongunlar, tözler ve damgalarla kendini yoğun bir şekilde hissettirmiş ve islam sanatında da tasvirin getirdiği kısıtlamalarla şekillenmiş.   

  İslam sanatında çizgilerin doğurduğu türlü geometrik biçimlerle örülmüş olan Avrupalılar’ın arabesk dediği kompozisyonlar ise, dünyanın hiçbir sanatında görülmeyen bir gelişme göstermiş. Bunun da sebebini İslam dininin sanatçıda yarattığı duygunlukta aramak gerektiği söylenmiş . 

  Geometrik süslemeler İslam sanatında olduğu gibi Anadolu’da da hendese bilimi ile gelişmeler göstermiş.

    Geometrik motifler İslam düşünce tarzında tanrı-insan birliğinden kaynaklanan sonsuzluğa gelen kompozisyon olarak nitelendirilse de, düşüncelerinde orta çağın karakteristik özelliği olan mistik hava, bütün sanat dallarında aynı mana ve düzel içinde sonsuzluğa giden kâinatın ahengini, düzenini ve ritmini göstermekteymiş. Dolayısıyla geometrik düzenlemeleri bunu göstermenin bir yolu olarak düşünülebilirmiş.      
  Te motifli geometrik süslemelerde gamalı haç, haç, altı köşeli yıldız, vb. sembolik anlam aramak doğru olabilirmiş, ancak sonsuz karakterlerdeki kompozisyonlar İslam düşüncesinin eseri olmaya daha yatkın olmalıymış. Bu şekillerden pek çoğu İslam öncesi Türk mitos yapısının kozmogonisine bağlanmaktadır denmiş. 

   Orta Asya örneklerinde de oldukça önemli yer tutan geometrik unsurlar doğanın, yaşanılan coğrafyanın ciddi yansımalarını teşkil etmekteymiş. Türk süsleme sanatında Selçuklular döneminde yoğun olarak kullanılsa da Hun sanatından itibaren Türkesk (geçmeler) arabeskle bağıntılı fakat terimsel yönden farklı olarak Selçuklular’ da yoğun, Hun sanatında da,hayvan üslubunda da kullanılmıştır.”(Alıntı, Safran Kültür ve Turizm Araştırma Dergisi)

Şeklinde bir alıntı ile önce açıklama yaparak başlayabiliriz.  Evet geometri ilminin İslamiyet öncesi ve sonrasında çok rahatlıkla kullanıldığından bahsedilmiş. Aslında bu kısım biraz tarihçe oldu asıl anlatmak istediklerim şimdi başlıyoruz  daha ilgi çeken kısmı burada. Çünkü bunları okuduğumda geometrik şekillerin bu anlamlarda kullanılabileceği aklıma bile gelmezdi.Neyse bu kısımda bahsetmek istediğim anlamlar şöyle maddece özetleyebiliriz;

=>Geometrik şekilleri inceleyecek olursak en sık kullanılan ve kendisinden geçmeler, kompozisyonlar, motifler üretilen şekiller; 

  • Daire, 
  • Kare, 
  • Üçgen, 
  • Yıldız ve varyasyonlarıdır.

Bunların şimdi ne anlamlara geldiğine bakalım:

•Daire ;En güçlü ve evrensel simgelerden biri ve en kutsal sayılan şekilmiş.

Güneş ve ayı temsil etmekteymiş

•Soyut anlam olarak sınır, bütünlük ve topluluk gibi fikirleri ifade etmekte ve daire bütün geometrik şekillerin ana elamanı olarak diğerlerinden ayrılmış. 

Kendini çoğaltarak; kare, dikdörtgen, daire, poligon, baklava ve yıldızlar gibi birçok formu oluşturduğu bilinmekte ve sonsuzluk timsaliymiş.

•Daire daima yaşamın bir yönüne, temelindeki bütünlüğe işaret ediyormuş.

•Mevlevi dervişlerinin sema yaparken izledikleri yol da evrendeki sonsuz dönüşlere benzemekteymiş yani onların yaptıkları dönme haraketi daireseldir. Dairesel bir dans yapmış olurlar.

Türk kültürlü halklarda ise daire, Almagaçı (elma ağacı) temsil etmekteymiş. Elma ağacı soğuğa dayanıklılığı ve meyve veren bir ağaç olması dolayısıyla Türk kültüründe olumlu duygular yüklenen bir ağaçmış aynı zamanda.

 •Yerleşik Orta Asya kültüründe ve İslamiyet’ i kabul ettikten sonra Türk sanatında da daire var olmuş.
Bununla birlikte daire tek tanrı inancının da simgesi olmuştur.
Tanrı tektir, her şey onda başlar ve biter. Kültürel olarak nazar boncuğunun ifade ettiği de buymuş aslında. Bu Türk kültüründe nazar boncuğu, kötülükleri uzaklaştırması ve kem gözlerden uzak tuttuğuna inanılması sebebiyle var olan bir sembolmüş, bunu böyle bilmekteyiz zaten. Nazarla birlikte üçgen, kare, dikdörtgen, eşkenar dörtgen şeklinde de göz motifine rastlanmaktaymış aynı zamanda. 
   Daire ile birlikte sık kullanılan bir diğer geometrik sembol karedir. Daire ile birlikte de kullanılmış,tek başına anlam yüklediği canlı cansız semboller de olmuş. Eğer kareyi daire ile karşılaştırırsak;
*Kare ;yeri simgelermiş. 
*Daire ;göğü simgelermiş. 
*Kimi sembollerde ise ruh ve ruhsal alem daireyle,
*Madde ve maddi alem kareyle simgelenirmiş. 
   İslam dininde de kabe küp biçiminde ortada bulunur ve hacı adayları etrafında daire çizer. Bizim bu şekilde yapmış olduğumuz ibadetimiz aslında daire içinde kare sembolizmine de örnektir diyebiliyoruz.
    Geometrik şekiller aynı zamanda sanatta sık sık sembolik ve alegorik anlamlar taşır. Örneğin; 
*Kare ;(Sağlamlık ve durağanlık hissi verdiği için)dünyayı ve maddeyi temsil edermiş. 
 *(Ayrıca dörtkenarı olduğu için) Ana yönleri, elementleri ve mevsimleri de anımsatabilirmiş. 
*Kare Orta Asya Türk boylarında da Kara Bölük boyunun simgesiymiş.
  Kareyle birlikte küre de Selçuklularda boyutlanmış. Anadolu Selçuklularında da geometrik süslemelerle bezenmiş taç kapı , niş, kemer üstü mimari öğelerinde görülebilmekteymiş. Bu mimari ögeleri incelediğimizde detaylı bir şekilde süslemelerde küreyi görebiliriz. 
  
     Geometrik semboller Türk sanatında İslamiyet’in kabulünden sonra farklı bir boyut kazanmış, zengin bezeme ile her alanda kullanılmış. 

  “Geometrik motifler İslam düşünce tarzında tanrı-insan birliğinden kaynaklanan sonsuzluğa gelen kompozisyon olarak nitelendirilse de düşüncelerinde ortaçağın karakteristik özelliği olan mistik hava bütün sanat dallarında aynı mana ve düzen içinde sonsuzluğa giden kâinatın ahengini düzenini ve ritmini göstermektedir.”(Safran Kültür ve Turizm Araştırma Dergisi) şeklinde bir bilgiyide eklemeden es geçmeyelim. Dolayısıyla da geometrik düzenlemeler bunu göstermenin bir yolu olarak düşünülebilinirmiş. 

  Yaklaşık olarak 50 bin yıldır var olan bir diğer geometrik şekil de üçgendir. 

 >Üçgen; üç eşit kenarı olan eşkenar üçgen, her biri aynı derecede önemli üç bileşeni temsil edebilirmiş aynı;geçmiş, şimdi, gelecek gibi. 

>Aynı zamanda sivri ucunu yukarı ya da aşağı işaret etmesine bağlı olarak erillik ve ateşi ya da dişilik ve suyu da sembolize edebilirmiş. Bu zamana kadar üçgenlerin bir sürü özelliğini ezberledim ama bunu ilk defa duyuyorum. Sadece kareyi bilirdim dört elementi simgelediğini falan ama gel görki üçgeninde simgelediği şeyler de varmış. Yine devam edersek;

>Ucu yukarı bakan üçgen, fallusu ya da etkin eril enerji sembolünü işaret ediyormuş. 

>Kenarların üstte birleşmesi yab-yam (baba-anne) duruşunun sanattaki temsilinde olduğu üzere dişi ve erkek üreme güçlerinin birleşmesi anlamına gelmekteymiş. 

> Bir bilgiye göre ise ;Tepe noktası yukarıda olan üçgen erkekliği, aktif karakterleri, ateşi ve Hz. İsa’nın tanrısallığını yansıtmaktaymış. 

>Ucu aşağı bakan üçgen ise dişil kozmik enerjiyi temsil eden simgelermiş. 

>Anadolu coğrafyasında da muskaların üçgen şeklinde olduğu bilinmekteymiş. Bunuda eski tarihlerden nenelerimizin taktığı  muskalardanda biliyoruz zaten. Muskalar tüm bu mistik sembolik anlamlarıyla birlikte hem tabu hem de totem olma özelliğine sahipmiş aynı zamanda. 


>Eşkenar üçgen ise bütün üçlü masonik değerlerin simgesiymiş. 

>Üçgenin kenarları aynı zamanda özgürlük, eşitlik ve kardeşliği simgeliyormuş!

>Üçgenin açıları ise aklını, gücünü (eylemi) ve güzelliğini gösterdiği de söylenmiş.

   Bir diğer geometrik şekil olan altı kollu yıldız da önemli mistik anlamlara sahipmiş.

~Altı kollu yıldız ;Türk sanatında Mühr-ü Süleyman olarak, Türk sanatı ve mimarisinde en çok tasvirine rastlanan kötülükten ve nazardan korunma amaçlı karşımıza çıkmaktaymış tarihte.  ~Mühr-ü Süleyman üst üste gelen iki üçgenle görüntülenir. Bunuda Süleyman peygamberin yüzüğünden biliyoruz. 

~Yüzüğün üzerinde ana-tanrıçadan beri kadın sembolü sayılan sivri ucu alttaki üçgen ile eklektik simgesi olarak bilinen ters üçgenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan altıgen yıldız gözükürmüş, bu da bereket sembolüymüş

~Altı köşeli altı uçlu yıldız ismen aynı zamanda adalet yıldızı olarak da geçermiş tarihte. 

~Yıldızın sağ tarafındaki üstte kalan sağa bakan üçgen erkeği; onun altındaki üçgen de kadını sembolize etmekteymiş. 

~Süleyman mührü kozmik bütünlüğün karşıtlıklarının sentezinden oluşmaktaymış.  Mühürdeki simgelere göre de; 

-Birinci üçgen madenlerle ilgili gezegenleri göstermekteymiş: Gümüş simgesi-Ay, 

Demir simgesi-Mars, 

Bakır simgesi-Venüs, 

Kalay simgesi-Jüpiter, 

Krom simgesi-Merkür, 

Kurşun simgesi- Satürn, 

Güneş de iki kurşunun ortasında kalıyormuş. 


=
Sekiz uçlu köşeli yıldız ise; doğumdan ölüme kadar olan yaşam çizgisinin ifadesiymiş.
=Gök ile yer arası bağlantı kuran sekiz rakamının gök ve yer ilişkisi Oğuz-Kağan destanında da geçmekteymiş: 

-Yukarıda Gök Tanrı, aşağıda Yer Tanrı egemendi. 

   “Bakıldığı zaman geometrik Türk bezemeleri birbirine çok benzeyebilir.”(Alıntı) denilmekte. Fakat İslamiyet öncesi ve sonrası ciddi değişikliklerle repertuarında bütünlük sağladığı da söyleniyormuş. 

  İslam sanatında da süsleme grupları bulunmaktaymış bunlar: 

-Geometrik süslemeler, 

-Bitkisel süslemeler, 

-Figürlü süslemeler, 

-Nesneli süslemeler, 

-Rumi ve soyut şekilli süslemeler,

-Yazı teşkil eden süsleme/hüsnühat  

şeklindedir. Biraz açıklarsak;

  Bu gruptaki bitkisel süslemeler daha çok tezhip sanatında kullanılır bunu birçok eserde görmüşüzdür. Yine figürlü süslemeler dediğimiz zaman tezhib sanatında veya başka sanatlarda hayvan figürü gibi figürlerle süslemeler yapıldığını yine bir çok eserde görebiliriz. Diğer bir süslemede nesneli süsleme yani Osmanlı’da çok gördüğümüz taş oymacılığı gibi süslemeler bu gruba girmektedir. Rumi ve soyut şekilli süslemeler ise aslında bildiğimiz bir sanat oda çini sanatı. Bu süslemeleride camilerin mermerlerinde çok rahat farketmişsinizdir. Hüsnü hat sanatı da yazı teşkil eden süslemelere girmektedir. Bu süslemeleri zaten bilmekteyiz. Özellikle kuranı güzel yazma konusunda bu sanat çok gelişmiş.Bir kaç örnekle süslemeleri inceleyelim isterseniz;

    Geometrik süslemelerden bir örnek
     Bitkisel süslemelere örnek bir eser
           Bitkisel süslemelerden bir örnek
      Figürlü süslemelere bir örnek

  Yazı teşkil eden süslemeler /Hüsnü hat
            Nesneli süslemelerden bir örnek!

  Geometrik semboller İslam sanatında kendine İslamiyet öncesi Türk sanatındaki süslemelerinden daha fazla yer edinmiş.Mistik bağlamda ise İslamiyet’le Tanrısal bir boyut kazanmış.     

  İslamiyet öncesi ise tamamen doğanın yansıması ve insanoğlunun soyut ifadelerini yansıtmaktaymış. Ayrıca biçimlerin eski inançlara bağlı simgesel içeriği sonraki kültür çağlarında tümden unutulmamış. Doğal çevre öğelerinin simgeleşmesi bütün ilkel dinlerde varmış.Tüm bu sembolik kavramlar zihnimizde oluşan birikmiş fikirlerin, kültürel zenginliklerin, yaşanmışlıkların ve hayal gücümüzün de desteğiyle zihnimizde imgeye dönüşmekteymiş. 

Evet bu imgeye dönüşme olayında nasıl oluyormuş öğrenmiş oluyoruz. Ve onca sanat eseri ve sanatın yani süslemelerin ortaya çıkışı da işte bu imgenin oluşumu ile olmakta imiş. 

   Evet yazımızın sonuna gelirsek; kısacası geometrideki şekillere her çağdan, her toplum farklı farklı anlamlar yüklemiş. Bununla birlikte bu şekiller sayesinde bir çok sanat dalı ortaya çıkmış ve yıllar öncesinden yani Osmanlı’dan beri kullanılan bu süslemeler ile camilerimizde,külleyelerimizde vs. çok güzel bir şekilde bu sanat gruplarıyla süslenmiş .

  Çok uzatmayıp son olarak şununda belirtip burada bitirelim! Bu süslemelerin kıymetini ve rabbimin (her şekili)hiç bir şeyi boş yere yaratmadığını da bilelim. Ve her daim bizi yaradana verdiği yetenekler (sanatkar olmamızı sağlayan yeteneklerimiz) dahi her güzellik için sübhanallah deyip şükredelim! Vesselam…..

  

Kaynak:

Safran Kültür Ve Turizm Araştırma Dergisi 


13 yorum:

  1. Eskiler eserleri yaparken gerçekten de matematikten, geometriden epey yararlanmış. Hem estetik hem kullanışlı hem de yararlı eserler bırakmışlar bizlere

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısınız büyüklerimizin bizler için bıraktığı ne çok eser var😌!

      Sil
  2. teşekkür ederiiz bilgiler için :)

    YanıtlaSil
  3. BCP Temmuz ayı temaları psikoloji/yolculuk/yaz mevsimi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben daha belli olmadı sanıyordum iyiki sormuşum ☺️

      Sil
  4. Zaman zaman minberlerde karşılaştığımız çokgen desenlerinin selçuklu döneminden kalma motifler olduğunu hatırlıyorum ben de naçizane. Klasik osmanli mimarisinde zaman zaman eskiye atıfta bulunulmuş mimari alanda. :)

    YanıtlaSil
  5. Evet küçük kara balıkçım çok haklısın zaten bu sanatın tarihinin köküne kadar indiğimizde Selçuklu zamanlarına gidiyor taa ozamanlardan bu şekillerin sembolik olarak anlamlarına inandıkları şey neyse o alanda bunu eserlerinede yansıtmışlar sonra Osmanlı döneminde sanata dönüşmeye başlamış 😌

    YanıtlaSil

BENİM PENCEREMDEN HAYATIM

      Bu sabah yine güneşin ışıkları ve kuş cıvıltıları ile uyandım.Yatağım penceremin yanında olduğu için perdenin kenarından sızan güneş ı...